Siber taarruzların faturası sürat kesmeden artıyor!

Teknolojinin gelişmesi ve farklı kesimlerde kullanılabilmesi güvenlik açıklarının da günden güne artmasına yol açıyor. Bulut bilişim, uzaktan çalışma ve yeni yapay zeka tahlillerinin süratle benimsenmesi de şahsî dataların ele geçirilmesi siber atakların sayısını değerli ölçüde artırıyor. Türkiye’de 2024’ün sadece birinci yarısında 380 bini aşkın siber akın yapıldı. Siber atakların artması hem Türkiye’de hem de dünyada maliyetleri de büyümeye devam ediyor.

Siber taarruzları önlemek hedefiyle alınan aksiyonlar da artmaya devam ediyor. Bu doğrultuda Türkiye’de Siber Güvenlik Başkanlığı kurulmasını pahalandıran KOBIL Kurucu ve CEO’su İsmet Koyun, “Her ülkenin hava, kara ve deniz kuvvetleri üzere, siber muhafaza kuvvetleri olmalı. Verisini koruyamayan ülkesini de koruyamaz. Siber güvenlik sadece bilgi merkezlerini korumakla sonlu kalamaz; bu işin 360 derece bir yaklaşım gerektirir. Bu vesileyle kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı’nın ülkemize iyi olmasını diliyorum” dedi.

2025 yılında ekonomik zararın artacağını tabir eden İsmet Koyun, “Güvenlik artık bir gereksinimden da öte yaşamsal gereklilik haline geldi. KOBIL olarak kurulduğumuz günden bu yana temelimizi güvenlik olarak belirledik. Teknolojinin geldiği noktada bilgi güvenliği en kritik bahis. Artık savaşlar sadece silahlarla değil bilgi ile gerçekleşiyor. Bilgiyi ve bilgiyi korumak her kesimin önceliği haline gelmeli. Günden güne artan siber akınlar durumun vahametini ortaya koyuyor. Örneğin Almanya’da siber hücumlar son bir yılda 266 milyar euro meblağında maddi ziyana yol açtı. Siber akınlar Türkiye’de de büyük maddi ziyanlara yol açabilir. Ülkemizde geçen yıla nazaran kıyasla siber akınlarda 54 kat artış görülüyor. Siber hücumların artışıyla ekonomik kayıp da artmaya devam ediyor. Global çapta baktığımızda 2023 yılında 8 trilyon dolar, 2024 yılında ise 9 trilyon doları aşan global fatura siber akınların artması durumunda 2025 yılında 10,5 trilyon dolarlara ulaşacak” dedi.

SUPERAPP’LERİN GÜVENLİĞİNE DİKKAT!

Küreselde Raiffeisen, DATEV, Alman Federal Meclisi, Société Générale, Airbus üzere birçok değerli kuruma hizmet sağladıklarını söyleyen İsmet Koyun, “Siber hücumların global çaptaki maliyeti, teknolojiyi benimseyen tüm dallarda güvenliğin öncelikli olması gerektiğini gösteriyor. Sırf 2023 yılında fidye yazılımı ödemelerinin 1,1 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. Siber taarruzlar artmaya devam ettikçe maliyetlerin de artması kaçınılmaz. Güvenlik, teknolojik altyapı gerektiren her alanın en temel gerekliliği olmalı” dedi.

SuperApp’lerin sahip olduğu güvenlik altyapısına da dikkat çeken Koyun, “SuperApp’lerin yaygınlaşması güvenlik konusunu da gündeme getiriyor. KOBIL olarak, teknolojik altyapı sağladığımız Mercan, İstanbul Senin ve Worms üzere SuperApp’lerimizin özünde de siber güvenlik bulunuyor. SuperApp’lerin güvenliğini ve teknolojik altyapısını bir ortada sunuyoruz. KOBIL, biyometrik doğrulama, KYC, akıllı kart üzere tüm kimlik doğrulama ve kriptografi alanlarında geliştirdiği teknolojiyle siber güvenlik konusunda sarsılmaz bir prestij oluşturmayı başardı. Hizmet verdiğimiz ABD ve Avrupa ülkeleri bu mevzuda yatırımlarını giderek artırıyor, geleceğin en büyük risk ögesi olarak bu mevzuda global bir uzlaşma kelam konusu” değerlendirmesinde bulundu.

SALDIRILARIN AMACINDA ÜRETİM EKOSİSTEMİ VAR

Dünya İktisat Forumu (WEF) raporunda, üretim ekosisteminde temas ve data şeffaflığındaki artış ile risklerin de arttığına yer veriyor. Bu nedenle üretim dalının üç yıl üst üste siber akınların gayesinin merkezinde yer aldığı belirtiliyor. Siber hücumların artmasıyla bölümde yetenekli ve uzman bireylere muhtaçlık açığı da daha fazla ortaya çıkmış durumda. Rapora nazaran global çapta 4 milyon siber güvenlik uzmanı açığı bulunuyor.
Kamu kuruluşları ve özel kesimin de siber hücumların amacı olduğunu lisana getiren İsmet Koyun, “Geçmişte siber akınlar insan eliyle yapılıyordu. Artık yapay zeka ile bu süreç milyonlarca hacker ile yapılabiliyor. Güvenliği de teknolojinin ve yapay zekanın geliştiği ölçüde hatta daha ilerisinde görmek her kurumun önceliği olmalı. Örneğin; 19 Temmuz’da (Mavi Cuma) yaşanan global krizde 8,5 milyon aygıt etkilendi. Yaşanan krizler, siber güvenliğin sırf dış taarruzları değil tıpkı vakitte teknoloji üretenlerin kendi iç süreçlerine ve çalışanlarına yönelik özen göstererek sorumlu üreticiler olması gerektiğini de gösteriyor. Mavi Cuma, dijital bir krizde ortak paydalarımızı ve bu ilişkinin ne kadar geniş bir alana yayıldığını da ortaya koydu. Güvenlik, uzmanlık ve bilgi birikim gerektiren bir alan. Kırılan inancı onarmak zordur; tedbir ve önlem ise artık bir gereklilik” dedi.